"Şimdi yanımda olan arkadaşım, bir anda düşmanıma dönüşebilir.
Bir düşman açıkça düşmanın olduğu zaman o kadar da tehlikeli değildir.
Fakat o kişinin düşmanın mı yoksa arkadaşın mı olduğuna karar veremediğin zaman vaziyet korkunç olur.
Artık birbirimize ihtiyacımız olmadığı zaman nasıl birbirimizle geçinebiliriz?
Bunun farkına vardığımız zaman, çoktan profesyonel olmuştuk."
Uyarı levhasını gördünüz arkadaşlar. Bu yazı son derece uzundur ve aşırı dozda spoiler içerir. Hatta ben bu yazıyı kendim için yazdım; o kadar yani. Manyak olduğum için açıp açıp okuyacağım; öyle delisiyim ben bu dizinin. O yüzden geç olmadan "çarpı"yı tıklayıp kaçın derim.
Dramalar ve gerçek hayat arasındaki paralellik üzerine bir dizi...
Bu dizinin kötü bir karakteri, entrikalar çeviren psikopatları yok. Bu dizide hatalar yapan, o hataların sonuçlarıyla yüzleşen, bazen doğru bazen yanlış kararlar veren insanlar var; tıpkı gerçek hayattaki gibi.
Diyaloglar çok gerçekçi ve özenli yazılmış. Karakterler sanki Seoul'e gitsek kaldırımda çarpışabilirmişiz gibi doğal ve harika analiz edilmiş: Hepsinin kendine has bir kişiliği var; tavırları, tepkileri ayrı ayrı çalışılmış belli.
Bu yüzden diziyi izlerken seçimlerinin sebeplerini çok iyi anlayabildim; "Evet, onun yerinde ben olsam böyle yapardım" dedim sürekli. Hiç bir yerinde bana "Dur bir sıkıntı yaratalım da karakterleri salya sümük edelim, finalde toparlarız" hissi vermedi. Üzüntüleri, bazı durumlar karşısındaki basiretsizlikleri, kavgaları, ayrılıkları, barışmaları hep insaniydi. Yan hikayeler de hep içtendi ve hiç sıkmadı.
Bir tür drama içinde dramayla karşı karşıyayız -ki ben bu sahte gerçekliği yaratan diğer sahte gerçeklik kurgularına bayılırım. Her gün rahat koltuklarımızda izlediğimiz dizileri çeken yönetmenler, yapımcılar, senaristler, oyuncular, set çalışanları üzerine kurgulanmış bir yapım: Yoğun bir tempoda sürekli "pali pali" diye koşuştururken özel hayatlarında kurmaya çalıştıkları denge üzerine...
Dizi, içinde bulundukları dünyayı bize Joo Joon Young ve Jung Ji Oh'un bakış açılarıyla, dış ses kullanılarak onlara has yorumlama biçimleriyle anlatıyor. Bu da bize karakterle empati kurabilme imkanı sağılıyor.
Joo Joon Young ve Ji Oh bir tv kanalında drama yönetmeni olarak çalışmaktadırlar. Aslında hukukları taa öğrencilik yıllarına dayanır; üniversitede 6 aylık bir ilişkileri olmuştur ve sebebini onların da tam anlayamadığı bir şekilde ayrılmışlardır.
Joon Young, birazcık kadın olmasının da getirdiği bir rüştünü ispat etme derdiyle titiz ve detaycı bir yönetmendir, her sahne en iyi şekilde çekilsin ister. Bu nedenle Ji Oh'un dizisinde 2. yönetmen olarak çalışırken istemeden bir kazaya bile sebep olur. Olaylara bakışı direkttir ve bazen düşünmeden konuşur. Bu olayda da kendisini haksız görmediğini söylemesi onların "Zaten senden bu yüzden ayrılmıştım" muhabbetlerine girmelerine zemin hazırlar.
Hatun bir küs bir barışık olduğu sevgilisiyle tekrar birleşme sürecindedir; ama onun ilişkisine ayıracak vaktinin olmaması erkek arkadaşıyla yollarının ayrılmasına neden olur.
Adem kişiler Joon Young'a "Öküzsün kızım sen, düşüncesizsin, hemen başka adam buluyosun, duygusuzsun" minvalinde çıkarımlar yapsa da aslında her şeyi fazlasıyla kafaya takan, son derece hassas bir kadındır. "Tamam, ben hatalıydım" der sonra birden "Bir dakka yaa neden ben hatalıymışım, sen de böyle böyle dedin, açıkla o zaman bir bana" diye çıkışlar yapar. Gizlisi saklısı yoktur; yaşadıklarında ve hissettiklerinde hep dürüsttür ve söylenilenleri mutlaka sorgular. Bu haliyle öyle canlı geldi ki bana; ekrandan çıkıp elinde kadehiyle kanepeme kurulacak gibi hissettim.
Ji Oh, üniversitede uzun süreli bir ilişki yaşadığı, şu an boşanma sürecindeki ilk aşkıyla yeniden birliktedir.Aynı zamanda geçmişte Joon Young'la çıkmadan önceki sevgilisidir kendisi ve o zamanlar Joon Young'la ayrılmalarını da tetiklemiştir.
Joon Young'un bu ilişkiyi eleştirme şekli ve Ji Oh'un verdiği tepki:
Ji Oh ekibine her zaman değer veren, gönül almayı bilen, set çalışanlarınca sevilen bir yönetmendir. Her zaman girişken, sosyal ve neşeli görünür. Gerçekte çok utangaç ve içine kapanıktır; insanları üzmekten, kırmaktan, kaybetmekten, onlara zarar vermekten ölümüne korkar. Taşralı bir ailenin annesine çok düşkün oğludur. Babasının annesine yaptığı öküzlüklere sinir olur; annesinin buna rağmen kocasına olan aşkına anlam veremez.
Artık Ji Oh ve Joon Young için tekrar "action" deme zamanıdır. Bakalım bu sefer birbirlerini olgunlukla anlayıp bu ilişkinin hakkını verebilecekler midir?
Kim Min Chul (kanal şefi) Hulusi Kentmen'in
Kore versiyonu gibi bir adam :) hem de Jung Ji Oh henüz ilk yapımını çeken gencecik bir yönetmenken onu korumak için karakolda mafyanın önünde diz
çökecek kadar -ki bu olayın ardından manevi baba-oğul gibi olmuşlardır.
Böyle kimin eli kimin cebinde bir ortamda elbette dedikodular da kaçınılmazdır. Ekip Kim Min Chul ile oyuncu Yoon Young'un geçmişteki skandallarının dedikodusunu yaparken gösterilen parodiye tek kelimeyle bayıldım.
Min Chul'ün de hikayesi ayrı bir dramatik; Yoon Young'a aşkından karısı ve bebeğini terk eder, ancak birlikte kaçacakları gün televizyonda Yoon Young'un nişanlandığını duyurmasını izlemek durumunda kalır. Boşanıp yalnız bir hayat yaşamaya başlar ve sonuna kadar Yoon Young'u sevmeye devam eder.
Herkes bu dramda Yoon Young'u suçlu bulsa da Kyu Ho'nun yorumuyla olaya farklı bir açıdan bakarız:
Kyu Ho haklıdır; aslında Yoon Young'un o kıpır kıpır, daldan dala konan görüntüsünün altında kırılgan, şefkatli bir kadın yatmaktadır.
Dizide hayran kaldığım şeylerden biri işte bu: Genel bir yargıya varıp tam o kişiye notumuzu vermişken, "ama bir de böyle değerlendirsek nasıl olur?" diyerek bizi empatiye davet etmesi.
Yang Soo Kyung da eğlenceli bir yan hikaye sunar bize. "Dizi çekmekte ne var ki? Oğlan bunu yapar, kız onu der, böyle böyle olur" diye işi küçümser, burnu bir karış havada gezer. Saygıdan, sorumluluktan eser yoktur elemanda. Bu yüzden ortamın tornasından birrr güzel geçmesi gerekir.
Örneğin Kyu Ho "Madem çok biliyosun, al bu sahneyi sen çek de gör ebeninkini" şeklinde seti bizimkine bırakıp gidince mal gibi kalır bu:)
Herkesin yaşına ve tecrübesine hürmetinden "öğretmenim" diye hitap ettiği usta oyuncu Oh Min Sook'la hıyar gibi senli benli konuşunca kadın buna takar tabii. Okuma provasından kovmaktan tutun, özel şoförü gibi kullanmaya kadar Soo Kyung'u adam etmek için etmediğini bırakmaz.
Elbette ki sonunda pamuk şeker gibi olur araları...

Çekim süreçlerinde düzgün yiyemeyip uyuyamadığından aylarca adet olamayan, kız olduğunu hatırlamak için uyurken sevimli başlıklar takan yönetmen asistanı Min Hee de karşısındaki kim olursa olsun düşündüğünü pat diye söyleyen erkek fatma olarak çok başarılıydı. Herkesin yaşına ve tecrübesine hürmetinden "öğretmenim" diye hitap ettiği usta oyuncu Oh Min Sook'la hıyar gibi senli benli konuşunca kadın buna takar tabii. Okuma provasından kovmaktan tutun, özel şoförü gibi kullanmaya kadar Soo Kyung'u adam etmek için etmediğini bırakmaz.
Elbette ki sonunda pamuk şeker gibi olur araları...

Yaa yaa Soo Kyung, sen sette artizlenirken yönetmenler yorgunluktan seruma bağlamış, adam ol bi:)
Yüksek reytinglerin kralı dahi yönetmenimiz Son Kyu Ho da kendini beğenmiş tavırları yüzünden herkesin gıcık olduğu bir tiptir. Özellikle en zorlu zamanlarda bile (örneğin senaristin kaçtığı ve elde çekilecek senaryo kalmadığı) sürekli gülüp işine devam edebilmesi kıl eder insanları. Aslında bir politikacı çocuğu olarak yalanlarla bezeli bir hayatı vardır.
Yeni projesinde aktris olabilmek için yakasına yapışan Jang Hae Jin bu hayata taze bir ışık olacaktır. Asla vazgeçmez kızımız; tam bir "stalker"dır yani :)
Rolü alabilmek için adam işerken erkekler tuvaletine mi dalmaz, karşısına taksi şoförü olarak mı çıkmaz, rüşvet vermeye mi kalkmaz... Sonunda kapar ama baş rolü ve tabi bir de yönetmenin kalbini.^^
Hakkını verir ama rolün, büyüklerinin öğütlerini dikkate alır, çok çalışır ve sonunda hayalleri gerçek olur.
Hakkını verir ama rolün, büyüklerinin öğütlerini dikkate alır, çok çalışır ve sonunda hayalleri gerçek olur.
Başta da belirttiğim gibi Joon Young'da bir kendini kanıtlama çabası vardır; bu yüzden sürekli yönetmen benim triplerine girer. Karşısındaki kişiler onu ciddiye almıyor diye atarlanır durur. Halbuki herkesin kendine göre nedenleri vardır; sakince oturup çözmeye çalışsa ortada problem diye bir şey kalmayacaktır. Ji Oh'un da rehberlik etmesiyle zaman içinde anlayacaktır bunu.
Mesela Joon Young ile Yoon Young'un yönetmen-oyuncu çekişmesi; insanları nasıl ön yargıyla değerlendirdiğimizi gösterir bize. Joon Young'un onu yönetmen olarak küçümsediğini düşündüğü aktris annesini kaybettiği en acı gününde, sırf set aksamasın diye yatak sahnesi çekimine devam eder.
Aynı şekilde senarist Lee Seo Woo'yla da oyuncu seçimi konusunda gerilim yaşar. Seo Woo "Şu oyuncuları düşündüm" deyince "Nasıl yönetmenin yerine oyuncuya karar verir, bana nasıl emreder?" diye ayar olur. Oysa ki Se Woo sadece fikrini beyan etmiştir. Oturup güzel güzel tartışmak yeterlidir.
Kameramanı da çıldırtır öküz kızımız. Defalarca tekrar almaktan adamcağızın kolları kopar. Bu da gene aynı modda "Ben kadın yönetmenim diye herkes seti nasıl idare edeceğimi izliyor, sen milletin önünde sette bana trip atıyorsun" şeklinde carlar kameramana. Halbuki adamın tek derdi bir "lütfen", bir "teşekkür ederim", bir "özür dilerim" duymak, insan yerine konmaktır.
Böyle toslaya toslaya insanlık öğrenecektir Joon Young.
Ji Oh da her ne kadar dünyanın en rahat adamı gibi görünse de ailesinin sosyal statüsünden dolayı Joon Young'a karşı kendini ezik hisseder. Joon Young'un annesi de bu durumu "Şu bina komple benim" laflarıyla tetiklemiştir. Aslında kadın sadece kızını ağırdan satmaktadır, Ji Oh'a gerçekten bayılmıştır.
Yaşadığı bu durumu Seo Woo'yla senaryo üzerine çalışırken ne güzel açıklar adamımız: "Hadi kızın ailesiyle tanışırken ona özgüven verelim"...
Mesela Joon Young ile Yoon Young'un yönetmen-oyuncu çekişmesi; insanları nasıl ön yargıyla değerlendirdiğimizi gösterir bize. Joon Young'un onu yönetmen olarak küçümsediğini düşündüğü aktris annesini kaybettiği en acı gününde, sırf set aksamasın diye yatak sahnesi çekimine devam eder.
Aynı şekilde senarist Lee Seo Woo'yla da oyuncu seçimi konusunda gerilim yaşar. Seo Woo "Şu oyuncuları düşündüm" deyince "Nasıl yönetmenin yerine oyuncuya karar verir, bana nasıl emreder?" diye ayar olur. Oysa ki Se Woo sadece fikrini beyan etmiştir. Oturup güzel güzel tartışmak yeterlidir.
Kameramanı da çıldırtır öküz kızımız. Defalarca tekrar almaktan adamcağızın kolları kopar. Bu da gene aynı modda "Ben kadın yönetmenim diye herkes seti nasıl idare edeceğimi izliyor, sen milletin önünde sette bana trip atıyorsun" şeklinde carlar kameramana. Halbuki adamın tek derdi bir "lütfen", bir "teşekkür ederim", bir "özür dilerim" duymak, insan yerine konmaktır.
Böyle toslaya toslaya insanlık öğrenecektir Joon Young.
Ji Oh da her ne kadar dünyanın en rahat adamı gibi görünse de ailesinin sosyal statüsünden dolayı Joon Young'a karşı kendini ezik hisseder. Joon Young'un annesi de bu durumu "Şu bina komple benim" laflarıyla tetiklemiştir. Aslında kadın sadece kızını ağırdan satmaktadır, Ji Oh'a gerçekten bayılmıştır.
Yaşadığı bu durumu Seo Woo'yla senaryo üzerine çalışırken ne güzel açıklar adamımız: "Hadi kızın ailesiyle tanışırken ona özgüven verelim"...
Ji Oh'un başına üst üste gelen aksilikler, maddi sıkıntılar, o bana çok fazla düşüncesi sonunda Ji Oh'un ilişkiyi bitirmesine neden olur. O kadar gerçek, o kadar naif bir ayrılıktır ki bu; çektikleri acı ve buna rağmen günlük hayata devam etme çabası öyle yalın bir şekilde sunulmuştur ki sanki en yakın arkadaşınız bunları yaşıyormuş hissine kapılırsınız (bana öyle oldu).
Bugüne kadar hiç gerçek dostluklar kuramamış soğuk nevale Joon Young, arkadaşlığın nasıl bir şey olduğunu öğrenecektir...
...ve en zor zamanlarında tek başına dik durmaya çalışmaktansa acısını dostlarıyla paylaşmanın ne kadar huzur verici olduğunu...
Ji Oh'un da öğrenmesi gereken şeyler vardır: O an aşılmaz gibi görünen sorunların, bir gün çok basit görünebileceği ve hiç bir şeyin aşkından vazgeçmek için haklı bir neden olamayacağı gibi...
Dizide hoşuma giden diğer bölümlere gelirsek...
Yönetmenlerin, çekim mekanı için keşif yaparken kafalarında sahneleri canlandırmaları çok hoştu mesela. Boş bir çıkmaz sokakta hayalindeki bir dövüşe "cut!" diyen Joon Young, çorak bir tepeyi başrollerin yeşillikler ve çiçekler içinde koşturduğu cennetvari bir çimenlik olarak gören Kyu Ho; sonra elemanların deli gibi çiçek dikmekle uğraşmaları...:)
Peki ya Ji Oh'un Joon Young ile aşk hayatına paralel olarak kafasında canlandırdığı senaryoya ne demeli? Playboy triplerinde artiz bir Ji Oh ve saftirik, hanım hanımcık bir Joon Young.^^
Birlikte geçirdikleri ilk gecenin ardından Jin Oh'un nasıl davranacağını bilemediğinden yataktan çıkmak istememesi, Joon Young'un rahat tavırları karşısında şaşkına dönmesi çok sevimliydi. Sonradan öğreniriz ki aslında Joon Young o kadar utanmıştır ki, çenesine vurmuştur; böyle davranarak özgüveni yerinde bir kadın gibi görünmeye çalışmıştır.
Artık yaşlanmış olan bir zamanların efsane yıldızlarının, gençlerle aynı koşullarda çalışmak zorunda olmaları...
Reyting kralı dahi yönetmen Kyu Ho'nun kafasının nasıl işlediğini anladığımız sahne... "Aşık bir adam, ölmek üzere olan sevdiğini hiç arkasında taşır mı? Elbette ki kollarına alacaktır. Senarist bunu düşünememişse yönetmenin işi düzeltmektir"...
...ve elbette ki çekimler yüzünden görüşemediği Joon Young'un hasretine dayanamayan Ji Oh'un gizlice kızlar yatakhanesine sızması ve Min Hee'ye basılmaları. Hyun Bin'in yüzündeki o ifade için kaç defa geri alıp alıp izledim :)
Evet, en başta demiştim çok uzun bir yazı olacak diye.
Bu tanıtımı buraya kadar okuyan olduysa "wRlDsWtHn" yazıp 3441'e göndersin ve chopstick seti kazanma şansını yakalasın assjsgdf :)
Şaka bir yana, bir daha bu kadar uzun bir tanıtımı sanırım bünyem kaldırmayacak. Okuduysanız gerçekten teşekkürler.
Sevgiyle kalın...
Bu tanıtımı buraya kadar okuyan olduysa "wRlDsWtHn" yazıp 3441'e göndersin ve chopstick seti kazanma şansını yakalasın assjsgdf :)
Şaka bir yana, bir daha bu kadar uzun bir tanıtımı sanırım bünyem kaldırmayacak. Okuduysanız gerçekten teşekkürler.
Sevgiyle kalın...
"Dramalar anlaşmazlıklar üzerine kuruludur...
bir drama anlaşmazlık olmadan var olamaz ve olmamalıdır da.
Anlaşmazlığa neden ol ve bu anlaşmazlığa çözüm bulmaya çalış
bir dramanın esası işte bu.
Drama departmanına katıldığımda sık sık duyduğum başka bir şey ise şuydu:
drama hayattır.
Ama bu noktada drama ile gerçek hayat arasındaki farkı görebiliyorum;
bir dramada anlaşmazlık olduğu zaman yönetmen heyecanlanır.
Her anlaşmazlığın sonunda bir uzlaşma vardır.
Sadece sen anlaşmazlık yaratırsan ortadaki mücadele önem taşımaz.
Ama gerçek hayatta, hazır bir uzlaşmadan ziyade
her yerde seni bekleyen yeni anlaşmazlıklar vardır."
Oyuncular (http://asianwiki.com'dan alıntıdır)
![]() | ![]() |
Song Hye Kyo | Hyun Bin |
Joo Joon Young | Jung Ji Oh |
![]() | ![]() | ![]() | ![]() |
Uhm Ki Joon | Bae Chong Og | Kim Kap Soo | Kim Yeo Jin |
Son Kyu Ho | Yoon Young | Kim Min Chul | Lee Seo Woo |
![]() | ![]() | ![]() | ![]() | ![]() |
Lee Da In | Pan Yoo Geol | Seo Hyo Lim | Kim Chang Wan | Daniel Choi |
Kim Min Hee | Chul Yi | Jang Hae Jin | Park Hyun Seob | Yang Soo Kyung |
OST (http://www.korea-fans.com'dan alıntıdır)
01. Lalala Love Song (Scat Song) - Jun Yoo Rim
02. It was you all along - Kim Jo Han
03. Love Love - Sung Shi Kyung
04. Oh, tears.. Oh, sadness - Soya
05. Playing hide-and-seek - Na Yoon Kwon
06. Lalala Love Song - As One
07. It will be love - Soya
08. Ready Action (Inst.)
09. Love Theme (Inst.)
10. Jun Youngae's Theme (Inst.)
11. You from the begining (Inst.)
12. Love Love (Inst.)
02. It was you all along - Kim Jo Han
03. Love Love - Sung Shi Kyung
04. Oh, tears.. Oh, sadness - Soya
05. Playing hide-and-seek - Na Yoon Kwon
06. Lalala Love Song - As One
07. It will be love - Soya
08. Ready Action (Inst.)
09. Love Theme (Inst.)
10. Jun Youngae's Theme (Inst.)
11. You from the begining (Inst.)
12. Love Love (Inst.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder